YAPTIKLARIYLA FARK YARATAN BAŞKAN MEHMET FATİH MAÇOĞLU

 YAPTIKLARIYLA FARK  YARATAN BAŞKAN                            MEHMET FATİH MAÇOĞLU

“Sosyalist Siyasetlerin Güçlü Olduğu Alanlarda; Dayanışma Ya da Birlikte İş Yapabilme Daha Güçlü”            

Nurdane Özdemir Sağkan-Ankara/ Ankara’ya Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki etkinlik için gelen Tunceli Belediye Başkanı Mehmet Fatih Maçoğlu ile Tunceli Belediyesi’ndeki uygulamalarıyla ilgili bir söyleşi yaptık.

Komünist Başkan olarak da tanınan Tunceli Belediye Başkanı Mehmet Fatih Maçoğlu, Çağdaş Sanatlar Merkezi’ne geldiğinde yanında hiçbir koruma yoktu. Evden çıkarken, 18 yaşındaki oğlumun sorusu aklıma geldi ve gülümsedim. “Anne acaba Belediye Başkanı kaç araba ve korumayla birlikte gelir?” Konuşurken de İstanbul’dan Ankara’ya uçakla değil, hızlı trenle geldiğini öğrendim. “Adı hızlı tren,” dedim 60 ile 260 km arasında değişen hızla gidiyor ve 3 buçuk saat süren bir zaman diliminde iki şehir arasındaki mesafeyi tamamlıyor.

Size biraz da Tunceli Belediye Başkanı Mehmet Fatih Maçoğlu’nun Çağdaş Sanatlar Merkezi’ne gelişini anlatayım. Üzerinde beyaz kışlık montu, spor kıyafetleriyle, belediye başkanı ayrıcalığıyla değil, bizim aramızdan biri olarak, biz nasıl o salonun kapısından girdiysek aynı şekilde, tek başına ardında bir koruma ordusu olmadan girdi. Hepimizle tek tek ilgilendi.

Sosyalist düşünce inancına uygun bir yaşam pratiğini benimsemiş, seçilmiş bir başkan olmasının kendisine tanıdığı hiçbir ayrıcalığı üzerine giymeden, ne bir fazla ne bir eksikti, herkesle eşitti.   

Tunceli Belediye başkanı Mehmet Fatih Maçoğlu, panelin yapıldığı konferans salonuna girdiğinde, protokolde ya da ön sıralarda oturmayıp, orta koltuklarda bir yer seçerek, yine alışılmışın dışında bir tutum sergiledi. Şair -Yazar Hasibe Ayten: “ Başkan öne buyurun,” dediğindeyse “Sağ olun, burası iyi,” diyerek karşılık verdi.  Maçoğlu, panelde konuşan Ahmet Telli, Atilla Aşut, Çağlar Deniz ve Mesut Özcan’ı da yaklaşık iki saat boyunca büyük bir dikkatle dinledi.

-Yapılan İyi İşlerle Tanınmak, En Güzel Tanınma Şeklidir-

Panel sonrası kürsüye çıkıp konuşma yapan Maçoğlu’nun konuşmasının ardından, kendisine kısa bir söyleşi yapabilir miyiz? diye bir talepte bulundum. Programı yoğundu, önceden planlanmış bir söyleşi de değildi, kırmadı kabul etti. Temposu ve enerjisi o kadar yüksek ki, karşısındaki de onun temposuna yetişmeye çalışıyor. Soruları sorarken, baktım ki ben de onun kadar hızlı konuşuyorum. Başarılı uygulamaları, olmaz denilenleri olur yapabilmesi, halkla beraber, eşitlikçi bir yönetimle başkanlığı sürdürmesi, bunca olumsuzluğun içinde bize dürüst, insancıl, iyi bir yönetimin de varlığını göstermesi, hepimize umut veriyor.

Tunceli Belediye Başkanı Mehmet Fatih Maçoğlu İle Yaptığımız Söyleşi

 “Ülkede Ve Dünyada, Geleceği İyi Görebiliyoruz”

-Sayın Maçoğlu, siz Ovacık Belediye Başkanlığınız döneminde, Türkiye’de halkla birlikte gübresiz, ilaçsız ekolojik üretimle tarımda yeni bir model başlattınız. Aynı uygulamayı Tunceli Belediye Başkanlığınızda da sürdürüyorsunuz. Bu çalışmalarınız konusunda bizi aydınlatır mısınız?

Mehmet Fatih Maçoğlu: “ Ülkede ve dünyada geleceği iyi görebiliyoruz. Yani gelecekte üretimden kaynaklı yaşanabilecek toplumsal sorunları, sıkıntıları, doğanın nasıl tahrip edildiğini biliyoruz. Yaşam içerisinde, tüm yaşam alanlarında kapitalist sistemin yarattığı bütün tahribatları görüyoruz. Aslında bundan kaynaklı bir program faaliyetini yürütüyoruz. Ovacık da, bugün Dersim de, yarın başka şehirlerde, benzeri başka ülkelerde sosyalist bir anlayışın yaşam alanlarına dair bakış açısını söylemeye, yapmaya çalışıyoruz. Sosyalist bakış açılı programların faaliyetini yürütüyoruz.                              

Hedefimiz, Kooperatif  Birlikleri Kurmak, Ülkenin Bütün Alanlarına Yayılmak”

Ovacık’taki üretim biçimimizle, Dersim’deki üretim biçimimizin sonuçları hızla büyüyor. Nerdeyse 25-30 şehirde üretim alanları gelişmeye başladı. 80’e yakın kooperatif faaliyetimiz sürüyor. Kadın kooperatifleri kuruluyor. Kadın kooperatifleriyle beraber hareket ediyoruz, faaliyetlerimizi birleştiriyoruz. Sonrasında hedefimiz, kooperatif birlikleri kurmak. Yani ülkenin tüm alanlarına yayılmak. Ülkenin bütün her yerinde doğayı, insanı, yaban yaşamı, bitkiyi, tohumu aynı zamanda da iklimi koruyan bir anlayışı örgütlemeye çalışıyoruz. Bugün Dersim’de geldiğimiz durum, Ovacık da yapılan çalışmaların belki on katı, yirmi katı daha  da büyüyen bir anlayış olmaya başladı. Bu burada kalmayacak daha da büyüyecek. Çabamız, mümkünse Türkiye’nin her yerinde bu faaliyeti büyütmek. Böyle kooperatiflerin gelişmesini, büyümesini sağlamak, desteklemek ve birlikte hareket etmek. İyi durumda olduğumuzu ama yetmediğini söyleyebilirim.”

“ Ülkenin Bütün Her Yerinde Doğayı, İnsanı, Yaban Yaşamı, Bitkiyi, Tohumu Aynı Zamanda da İklimi Koruyan Bir Anlayışı Örgütlemeye Çalışıyoruz”

-Tarımsal üretimde kooperatifler neden çok önemli?

Mehmet Fatih Maçoğlu: “Şu an 80 kooperatif var. Mersin- Mut, Osmaniye-Yarbaşı, Urfa- Mezopotamya, Artvin- Hopa kooperatifleri gibi Türkiye’de birçok yerde, hem bireysel hem kooperatifsel faaliyet içinde olanlarla birlikte çalışmalar yürütüyoruz. Mesela Dersim’de, Ovacık kooperatifinin 20 çeşit üretimi var. Ama Bizim kooperatiflerimizde 80’e yakın üretim çeşitliliği var. Yani Türkiye’de bizim bölgemizde, bizim doğa şartlarında üretemediklerimizi, Türkiye’nin başka bölgelerinde, başka ihtiyaç ürünlerinin üretimini güçlendirmeye çalışıyoruz. Bugün henüz yeterli olmayan, bu küçük küçük üretim biçimlerini büyütüyoruz. Ama ileride ve sonrasında ülke dışındaki ihtiyaçları giderme aşamasına geldiğimizde, daha büyük çapta faaliyetler yürüyecektir.  Fakat bugün bu kadar dejenerasyon, yok sayılma, tarımsal üretimi yok etmek isteyen anlayışa karşı ancak böyle başlayabiliriz.                                                          

“Ya Hep Birlikte Dünyanın Yok Oluşunu Yavaşlatacağız Ya da Yok Oluşu Birlikte Göreceğiz”

Bu tarımsal üretimleri küçük küçük alanlarda, farklı farklı yerlerde ve bir farkındalık yaratarak yapmak istiyoruz. Sadece insan merkezli değil, doğayı koruyan, evet insanın da içinde olduğu ama bütün canlıların yaşam alanını korumayı planlayan bir anlayışla yürütmek istiyoruz. Dünya yok oluyor ve bir başka dünya yok. Ya hep beraber bir çabayla o yok oluşu yavaşlatacağız ya da bugünün hızlı yok oluşunu hepimiz kendi gözümüzle göreceğiz.

“Bu Süreçte Esas Olarak Doğanın Korunması, İnsanların Sağlıklı Gıda Hakkıyla Alakalı Bir Çalışma Yürütüyoruz”

-Tarımsal üretimden elde ettiklerinizi nasıl değerlendiriyor, nerelerde harcıyorsunuz? Tarımsal üretim programınızın sonuçlarını sizden öğrenebilir miyiz?-

-Başkan Maçoğlu: Ürettiklerimizden zaten çok kar marjı düşünmüyoruz. Üretimin değeri, emeğin karşılığındaki kazanımlarımızı tohum desteği, öğrencilere destek, bir de gerçekten de o bölgede ihtiyacı olan dezavantajlı gruplara destek amaçlı değerlendiriyoruz. Bu süreçte esas olarak doğanın korunması, insanların sağlıklı gıda hakkıyla alakalı bir çalışma yürütüyoruz.

“Satışlar iyi gidiyor yani birçok ürünümüz kısa sürede bitiyor”

– Ürettiğiniz ürünlerin satışını nasıl gerçekleştiriyorsunuz?

Mehmet Fatih Maçoğlu- Kendi ürettiklerimizin çok büyük bir bölümünü internet ve açmış olduğumuz tüketim kooperatifleri üzerinden insanlara ulaştırmaya çalışıyoruz. Mesela şu anda bizim açtığımız 20’nin üzerinde tüketim kooperatifi var. İstanbul, İzmir, Ankara, Eskişehir, Adana, Mersin, Antalya ve diğer illerde açtığımız tüketim kooperatiflerinde, ürettiklerimizi sergiliyor ve oralarda insanlara ulaşmasını sağlıyoruz. İnternet üzerinden de kooperatiflerimize ulaşılıyor, onlara da evde teslim yapıyoruz. Satışlar iyi gidiyor yani birçok ürünümüz kısa sürede bitiyor. Farklı illerdeki tüm kooperatiflerde yüzlerce ton ürün satılıyor. Mersin Muş, Artvin Hopa, Osmaniye Yalvaş, Urfa, Diyarbakır, Zonguldak, Amasya; Türkiye’nin farklı illerinde birlikte çalıştığımız kooperatiflerden bazıları.

– Sayın Maçoğlu, siz kültür alanında da Tunceli’de önemli çalışmalar yaptınız. Kurduğunuz kütüphaneyle:Yazar kütüphanelerinin, mektupların, belgelerin korunmasını, edebiyat müzesiyle de Alevi-Bektaşi el yazmalarının muhafazasını ve sergilenmesini sağladınız. Bu konuda da bizi aydınlatır mısınız?

Başkan Maçoğlu: Hayatı sadece doymak için üretim yapmak üzerine kurulmuş olarak görmüyoruz. Sanatı da, edebiyatı da, kültürü de yani bütün alanları üretim alanı olarak görüyoruz. Ama ülkedeki ayrıştırma şöyle: Tarım Bakanlığı tarım işleriyle uğraşıyor, Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimle uğraşıyor, başka bakanlık başka işle uğraşıyor, evet böyle bir çalışma yürütülüyor. Yerel yönetimler de hizmet amaçlı konumlandırılmış; yol, su, kanalizasyon gibi işlerle uğraşır diye. Biz öyle bakmıyoruz. Biz yerel yönetimleri, bütün yerelle ilgili tüm sorunların bir parçası olarak görüyoruz. Onun için bir ihtiyacı, bütünün parçası olarak görüp, o ihtiyaca dair tüm sorunları ortadan kaldırıp, bunun faaliyetini yürüten bir anlayış içindeyiz. Yoksa sizin gibi düşünmeyenler; sağlığı, eğitimi, kültürü, sanatı, belleği ya da hafızayı yok edebilir. Biz bunun için sanatı, sanatçıya sahip çıkmayı bir görev olarak görüyoruz ya da sanatçının iradesini, ilerlemesini bir görev olarak görüyoruz.

“Kültürü, Sanatı Sahiplenmek, Korumak, Onları Tüm Dünyaya Göstermek Önemlidir”

Yine kültür, inanç gibi konuları, yöresel anlamda tüm insanların rahat yaşayabileceği bir alan olarak görüp, o alanda herkesin söz sahibi olduğu bir yönetim anlayışını benimsiyoruz.  Bu anlamıyla da özellikle sistemin, burjuvazinin, kapitalizmin gerçekten de reddettiği, yok ettiği, yaktığı bir dönemde; kültürü, sanatı sahiplenmek, korumak, onları tüm dünyaya göstermek önemlidir. Ama aynı zamanda toplumla da buluşturup, toplumun ona sahip çıkmasının çalışmalarını yapmak da bizim için son derece önemlidir. Biz bu anlamda bölgede; tarih, sanat ve inançla ilgili geçmişteki hafızayı toplamaya, koruma altına almaya, aynı zamanda toplumla buluşturmaya çalışıyoruz. Ankara’da düzenlenen bu etkinlik de, onun biraz buradaki ayağını oluşturma. Türkiye’ye, dünyaya ve bu işle uğraşan insanlara kendimizi anlatmaya, eksiklerimizi görüp düzeltmeye, dayanışmayla büyütmeye çaba harcıyoruz.

– Sayın Başkan, Tunceli’de kurduğunuz kütüphane giderek büyüyor, şu anda 50 bin değerli kitabın olduğu kütüphane, nasıl bir alanda bulunuyor?

Maçoğlu– Eskiden Belediyeye ait olan bir yer. Dershane olarak kullanılan yedi odalı büyük bir alanda, bu kütüphane kuruldu.

“Bölgede; Tarih, Sanat Ve İnançla İlgili Geçmişteki Hafızayı Toplamaya, Koruma Altına Almaya, Aynı Zamanda Toplumla Buluşturmaya da Çalışıyoruz”

-Türkiye’de geçmiş dönemleri yansıtan belge ve bilgilerin iyi korunmadığını, çoğunun yok olduğunu görüyoruz. Bu anlamda, başlattığınız toplumsal hafızanın kaynaklarını toplama çalışmalarınızda, Tunceli’deki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mehmet Fatih Maçoğlu– Bütün dünya birbirine bağlı. Dersim de bu ülkenin bir ili. Başka yerlerdeki dejenerasyon, baskı, yok sayma orada da var. Sadece şöyle bir avantaj var. Sosyalist siyasetlerin güçlü olduğu alanlarda; dayanışma ya da birlikte iş yapabilme daha güçlü. Böyle olunca da, bazı şeyler hala korunuyor. Çünkü burjuvazi, karşısındakini bireyselleştiremediğinde, toplumsal dayanışmayı gördüğü anda, kaygı duyuyor. Onun için bireyselleştiriyor, yok sayıyor ve yönetmek istiyor. İşte bu, onlar için tehlike olarak görülüyor. Biz Dersim’de, aslında biraz bunu yapmaya çalışıyoruz yani o bireyselleştirme, insanı gerçekten de sosyal şeylere katmama politikalarına karşı buluşturma, birleştirme ve  dayanışmayı güçlendirme çalışmaları yürütüyoruz. Daha işin başındayız ama biz bunun güçleneceğini düşünüyoruz çünkü bütün insanlığın buna ihtiyaç duyduğunu, herkesin ağzından çıkanın bu olduğunu görüyoruz.

“Resmi Kaynaklara Göre, Yurtiçinden Ve Yurtdışından İki Milyona Yakın İnsanın Dersim’e Girdiği Açıklanıyor”

Tunceli’nin doğal güzelliği yanında, sizin katılımcı ve eşitlikçi yöneticiliğiniz, tarıma ve kültüre kattığınız değerler, hem yurtiçinde hem de yurtdışında Tunceli’ye olan ilgiyi ve  beraberinde kente gelen turist sayısını artırdı. Tunceli’de turizm alanında yeterli altyapı var mı, sizin bu konudaki çalışmalarınızı öğrenebilir miyiz?

-Dersim de doğa, dünyanın bütün bölgelerindeki doğa gibidir. Her bölgedeki doğa bence güzeldir. Sadece biz yaşadığımız o doğayla perçinleştik, buluştuk. Bundan dolayı da bize çok güzel geliyor, öyle diyelim. Muhtemelen herkesin, dünyanın bütün bölgelerindeki yerlerde yaşayan insanların doğası kendisine güzeldir. Bizim kazanmamızla beraber, Dersim hakkındaki bir algı kırıldı. Dersim’i yok saymaya çalışan zihniyet kırılıyor. Binlerce değil milyonlarca insan geliyor. Belki risk de, tehlikeyi planlamazsak, doğayı da kaybedebiliriz, bu kadar yoğun basınç var. Düşünün, 80 bin nüfuslu bir yer. Dersim’de turizmin altyapısı daha gelişmemiş, doğası henüz bakir, çok betonlaşmamış, böyle kalması için de çaba harcıyoruz.

– Sayın Başkan bu kadar yoğun turist akınını karşılayacak altyapı olmaması nedeniyle, gelenler aynı gün dönüyorlar mı?

-Mehmet Fatih Maçoğlu: Bir kısmı dönüyor ama kalanlar da var. Nüfusuna oranla daha fazla konaklama olan bir yer fakat gelenlerin hepsinin konaklamalarını karşılayabilecek kapasitede değil. Turistler, çevredeki bölge illere de gidiyorlar. Günübirlik gelenler de var, uzun süreli tatil yapmaya gelenler de oluyor.

İlginizi Çekebilir

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir