Bircan Çelik’le Mustafa Ergin Kılıç, Şiirleri ve Sohbetleriyle Hem İçimizi, Hem de Ankara’yı Isıttılar

 Bircan Çelik’le Mustafa Ergin Kılıç, Şiirleri ve Sohbetleriyle Hem İçimizi, Hem de Ankara’yı Isıttılar

Nurdane Özdemir Sağkan/ Ankara- Şair Bircan Çelik ve Şair Mustafa Ergin Kılıç birlikte düzenledikleri söyleşi ve imza etkinliğiyle, Ankaralılar’a şiir güzelliğinde bir gün yaşattılar.

15 Ocak 2022’de  Ankara Routh Kütüphanede düzenlenen etkinlik, pandemi nedeniyle online yapılan edebiyat etkinliklerine nazaran çok daha sıcak bir atmosferde gerçekleşti.

Etkinlik’te Mustafa Ergin Kılıç ‘Ayza’, Bircan Çelik ise  ‘Raylar Yeşil İspinoz’ adlı şiir kitaplarının yazılma süreçleriyle ilgili açıklamalarda bulundular.

Bircan Çelik, “Bu kadar  soğuk bir havada kalkıp bizi dinlemeye gelen tüm konuklara teşekkür ederiz” diye başladığı konuşmasını, “Edebiyatla buluştuğumuz bu ortamları çok özledik” diyerek  sürdürdü.

Şiir buluşmalarında her ay bir şair konuk edilecek”

Bircan Çelik, konuşacakları konuları önceden belirleyerek bir hazırlık yaptıklarını ama böyle bir ortamda doğaçlama ve dinleyici katılımlı bir söyleşinin daha samimi olacağında  karar kıldıklarını açıkladı. Çelik, ilkini düzenledikleri bu etkinliği, her ay bir şairi konuk ederek sürdürmeyi düşündüklerini de ifade etti.

Şairler konuşmalarını, kendilerinden ve birbirlerinden seçtikleri şiirlerle renklendirirken, konuklardan gelen soruları da cevaplandırdılar.

   “Şairler, kendilerini kendilerine hapsederler”

 Mustafa Ergin Kılıç,  şairlerin kendilerini dünyadan izole ettiklerini,  kendilerini kendilerine hapsettiklerini söyledi. Kılıç 20 yılda Lübnan- Beyrut, Libya- Trablus’un da aralarında bulunduğu  65’den fazla ülke ve şehre seyahat ettiğini, gittiği yerlerde gezip, dolaşmak yerine otel odasına kapanıp, şiir ve öykü yazdığını anlattı. Kılıç, “İnsana dünyadaki bu güzellikler yetmiyor da, niye kendini kendine hapsediyor diye soruyorum” dedi. Mustafa Ergin Kılıç, Veysel Çolak’ın “İnsan metalaşmış dünyadaki güzelliklerle iç içe geçerse, yaratıcılığı sekteye uğrar,” sözüne de atıfta bulunarak, “ Belki de bu şekilde yaratıcılığı kaybetmemeye çalışıyoruz,” açıklamasını yaptı.

Bircan Çelik ise, “ Biz şairler varoluş sorunu yaşıyoruz. Dış dünya sorunlarından kaçabilmek için kendimize kapanıyoruz” dedi.

“Çıkmazlarımı şiirle ifade edebileceğimi,

birileriyle böyle iletişime geçebileceğimi düşündüm”

Çelik, yazıyla ilişkisinin ortaokulda düz yazı, öykü ve masalla başladığına değinerek, lise iki’de ülkenin siyasi çıkmazlara girdiği dönemde şiirle buluştuğunu anlattı. Bircan Çelik, Anne babasının geç yaşlarda ebeveyn olmaları nedeniyle aralarında çok yaş farkı bulunduğunu, tek çocuk olduğunu, arkadaşlarıyla bir kardeşlik durumu çemberinde, aşk yaşayamadıkları bir ortamda büyüdüğünü,  tüm bu paylaşamadıklarının kendisini ifade etme şekli olarak, düz yazıdan şiire yönelttiğini açıkladı. “Çıkmazlarımı şiirle ifade edebileceğimi, birileriyle böyle iletişime geçebileceğimi düşündüm,” dedi.

“Tüm imkansızlıklar içinde ortaya çıktım”

Çelik, kitapçı bile bulunmayan küçük bir kasabada yaşadığını, kitaba ulaşmanın bile çok zor olduğunu, Türkçe öğretmeninin Halkevi’nden getirdiği kitapları okuduklarını belirterek, “Tüm imkansızlıklar içinde ortaya çıktım” dedi.

Mustafa Ergin Kılıç: “Üretme sürecinde yok olduğumu hissediyorum. Üretme bitince var oluyorum,” dedi.

“Kalabalıkların içinde ben hep yoktum”

Bircan Çelik: “Yazmasam delirmezdim ama yazarak da delirebilirim” diyerek, yalınlığı ve yalnızlığı sevdiğini anlattı. “Kalabalıkların içinde ben hep yoktum,”  dedi.  Resimle, el sanatlarıyla da uğraştığını, hep bir şeyler üreterek varolmaya çalıştığını belirtti.

 Çelik, “ Bugün toplumda kadına dört duvar arasında biçilen roller var: Eş olur, çocuk doğurur, anne olur. Hukuksuzluğun, ezilen, şiddete uğrayan kadınların bulunduğu bir ülkede  ne  insan ne de kadın haklarından söz edemeyiz,” dedi.

“Hep bir geç kalma, öteleme yaşadım”

Bircan Çelik 4.5 yaşında okula gittiğini,  zor koşullarda yetiştiğini,  evlendikten sonra ise sadece çocuklarının ve eşinin hayatını yaşadığını, ancak kızı üniversiteye başladığında kendisinin de üniversiteye gidebildiğini anlattı. “Hep bir geç kalma, öteleme yaşadım. Kendimden örnek verirken, kadınları temsil ediyorum” dedi.

Mustafa Ergin Kılıç da konuşmasında: ‘Ayza’ adlı şiir kitabının, ikinci ismi şiir olan kızı Ayza ile aynı adı taşıdığını söyledi. Kılıç, 2012 doğumlu olan Ayza’nın şiire, sözcüklere olan ilgisinin, kendi üretkenliğine de çok katkısı olduğunu belirtti. Mustafa Ergin Kılıç, Ayza’nın  onuncu  şiir kitabı olduğunu, ‘Sardünya’/ ‘Lalfabe’/ ‘Yardan Adam’/ ‘Yer Yara Kabuğu’/ ‘Ozan Tabakası Delindi’ gibi kitaplarının adlarına dikkat çekerek,  sözcükler kadar  kitap isimlerinin de, kendisi için çok önemli olduğunu ifade etti.  

Kılıç: “Az sözle çok şiir yazma hastalığı olan bir adamım, şiiri özgürleştirdim ve serbest bıraktım, 18 dize, 30 sözcük kullanırım. ‘Ayza’da; şiire duygu ve anlam aşıladım” dedi.

ölmek/ o düğmenin kopması

bir daha iliklenemeyecek/ gömlek

bağrı açık dolaşmak/

Mustafa Ergin Kılıç/ Ayza’dan

Bircan Çelik:  “Şiir okurunun  çok az olduğunu, şairleri yine şairlerin okuduğunu ve iyi şiirin de arada kaynadığını, belki bir gün su yüzüne çıkabileceğini” söyledi.

Çelik, “Raylar Yeşil İspinoz” adlı şiir kitabının merak edilen ismi ve yazılma süreciyle ilgili olarak da şu açıklamaları yaptı:

“Simsiyah bir çığlıktı ortalık”

 “10 Ekim 2015 tarihinde Gar Patlamasının yaşandığı Ankara Barış Mitingine kalabalık bir grup olarak gittik. Raylardan, eski garın önüne gitmeye çalışırken, rayların paraleline geldiğimizde çok büyük bir patlama oldu. “Simsiyah bir çığlıktı ortalık” gaz, duman, öldük sandım. Gözümü açtığımda asfalt paramparça, yarıklardan kan akıyordu. Yüzlerce kişi asfalta yapışmıştı. Bunları görünce “Niye yaşıyorum?” dedim. İnsan parçaları, kan, kuşlar. Raylara yapışmış iki yeşil kuş gördüm, isimlerini bilmiyorum. İspinozu ben koydum. Simsiyah bir toz bulutunun içinde, yaşıyor olmaktan utandım. 7-8 ay et yiyemedim, uyuyamadım, hastanelere gittim.”

    “Tüm ölenler, gençler benim için bir kuştu”

“Birkaç ay sonra ‘Raylar Yeşil İspinoz’u yazmaya başladım. Baktım olmuyor, yazamıyorum, bıraktım. Bir ay sonra tekrar açtım. Yazabilseydim ‘Esmer Deniz’e girecekti. “Tüm ölenler, gençler benim için bir kuştu.”Bunları kitaba yazmadım şiir kitabına dipnot yazılmaz, matbu söyleşilerde bahsettim yeşil ispinozdan. İspinoz benim için bir laytmotiftir. “Raylar Yeşil İspinoz” ne dize olarak ne isim olarak kitapta yok.”  

hücreden köpürüp taşan/ perçemi sıcak ağaçlar istiyorum   

dallarında kanatlı çocuklar açan

yıkayın gözlerimi / ağrının zirvesi bir ölümlük kelimeyim     

Bircan Çelik/ Raylar Yeşil İspinoz’dan                                              

Etkinliğin sonunda Bircan Çelik ve Mustafa Ergin Kılıç, okurlara kitaplarını imzaladılar.

İlginizi Çekebilir

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir