Ülkü Günay: “Hayatta Yapmak İstediklerinizi Mutlaka Gerçekleştirin. Hiçbir Zaman, Geç Değildir”

 Ülkü Günay: “Hayatta Yapmak İstediklerinizi Mutlaka Gerçekleştirin. Hiçbir Zaman, Geç Değildir”

.

Ülkü Yalım Günay,

Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’ndan mezun oldu.

Resim ve edebiyat çalışmalarını bir arada yürüten Günay, 1985’de ilk resim sergisini, yakınlarda ise 33. kişisel resim sergisini açtı. Ülkü Yalım Günay, eşi Ressam Lütfü Günay’la ikili sergilere de katıldı.

Yağlıboya ve kolaj teknikleriyle çalışan Ülkü Yalım Günay, başta üyesi olduğu ‘Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği’nin karma sergileri olmak üzere, pek çok karma sergiye katıldı. Ankara’da, eşi Ressam Lütfü Günay’la paylaştığı atölyesinde çalışmalarını yürütmektedir.

Günay; ‘Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’, ‘Dil Derneği’ ve ‘Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği’ üyesidir.

ÇYDD Ankara Şubesi’nde uzun yıllar çalışmış, on yılı aşkın bir süre (2000- 2011) Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmıştır.

Ülkü Yalım Günay’ın, “Eski Bir Fotoğraftan Yola Çıkarak” ve “Gümüşle Yıkanmış” adlarında iki öykü kitabı vardır.

Yazarın, 33. kişisel resim sergisiyle eş zamanlı olarak çıkan, “Düş Üstüne Düş Kurdum” adlı içinde 46 resminin bulunduğu bir şiir kitabı da vardır. 

Ülkü Günay; çok yönlü, çok renkli  bir edebiyatçı ve ressam. Üç erkek çocuk sahibi olması, anneliğin ve evliliğin getirdiği yükümlülükler, onu uzun bir süre sanat ve edebiyat çalışmalarından alıkoymuşsa da, ne resim yapmaktan ne de yazmaktan hiç vazgeçmemiş.  Gün gelmiş, bu birikimler  baraj kapaklarının açılması gibi taşmış ve ortaya bize ulaşan bu güzel eserler çıkmış.

– Sayın Ülkü Yalım Günay; içinizdeki yazma arzusu ne zaman ve nasıl ortaya çıktı?

“Yayımlanmaya hazır bir romanım var. O roman, yazmaya duyduğum gereksinimi anlatan bir kitap. Öykülerden sonra gelmesi yanıltıcı olabilir  belki ama, o romanın yazılabilmesi için olaylara uzaktan bakmam ve aradan uzun yıllar geçmesi gerekti.

1988 yılında ilk eşimden ayrılıp, evliliğimi bitirdikten bu yana yazıyorum. Aslında yazdıklarımı hep kendime sakladım. Yayımlamayı da çok fazla düşünmüyordum fakat sonra merak ettim, yaşadıklarım bütün kadınların hayatını yansıtabilir diye düşündüm.Yazdıklarımı derleyip toparlamaya karar verdim, öyküler böylece başladı. Aynı zamanda şiirde yazıyordum, 1990’dan önce yazdıklarımı yaktım.”

– Sayın Günay, şiirlerinizi  niçin yaktınız?

“Okuduğum  zaman çok üzülüyordum. Kendi aymazlıklarıma kızıyordum. İnsanın yaşadığı olumsuzluklarda kendi payının da olduğuna inanıyorum. Çocuklarım küçüktü. Kendimi savunmak, tepki göstermek, dayatılana karşı koymakta geç kaldığımı düşündüm.”

______________________________________________________________________

“…Yaşadıklarım bütün kadınların hayatını yansıtabilir diye düşündüm.Yazdıklarımı derleyip toparlamaya karar verdim, öyküler böylece başladı.”

_______________________________________________________________________

– İlk öykü kitabınız ne zaman yayımlandı?

“ İlk kitabım, 2013 yılında 73 yaşımdayken basıldı. Bu  sıra dışı bir yaşam öyküsü. 73 yaşıma kadar çok kitap okudum. Okumalarımın ve yaşadıklarımın birikimi “Eski Bir Fotoğraftan Yola Çıkarak” adlı öykü kitabımda bir araya geldi. Bu kitap iki nedenle çok önemli: Birincisi, hayatta yapmak istediklerinizi mutlaka gerçekleştirin. Hiçbir zaman, geç değildir.

İkincisiyse; yaşadıklarınız hiçbir zaman önemsiz değildir. Bunlar kimi ilgilendirir ki diye düşünmemek, paylaşmak gerekir.

Okuyarak ve yaşayarak biriktirdiklerimiz, dönüp gençliğimize baktığımız zaman daha sağlıklı bir gözle yazılıyor. Kinlerinizden, nefretlerinizden, uğradığınız haksızlıklardan, ihanetlerden sıyrılmış olarak daha sağlıklı bakabiliyorsunuz geçmişte yaşadıklarınıza.

Öykü yazarken, aynı zamanda şiir de yazıyordum, bazı dergilerde yayımlanmıştı ama bir şiir kitabı çıkarmayı düşünmemiştim. 33. kişisel resim sergimde yer alan yüz resimden, kırk altı küçük resmi içeren bir şiir kitabım da, sergiyle aynı gün çıktı.”

-Ressam olmanızın, yazılarınıza bir katkısı olduğunu düşünüyor musunuz?

“ Ressam gözüyle baktığınız zaman, doğayı ve çevrenizi tüm ayrıntılarıyla gözlemleyebiliyorsunuz. Bu gözlemleme alışkanlığı, yazarken de size faydalı oluyor.”       

-Sayın Ülkü Yalım Günay, şu anda yeni çalışmalarınız var mı?

“ Yayımlanmaya hazır bir romanım var. İlk evliliğimde yaşadıklarımı, hayatımı olumsuz etkilemiş bir yaşam kesitini, az önce sözünü ettiğim gibi tarafsız bir gözle, dışarıdan bakarak anlattığım otobiyografik bir roman yazdım.Yine yayıma hazır bir öykü dosyam var. Yeni yayımlanan katalog gibi bir şiir kitabım var.”

– Sayın Günay, uzun yıllardır çeşitli sivil toplum kuruluşlarında da görev alıyorsunuz. Bunlardan da biraz söz eder misiniz?

“Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Ankara Şubesi’nde beş dönem başkanlık yaptım. 1990’da kurulan ÇYDD Ankara şubesinde, o tarihten beri çalışıyorum. 1994’de yönetime girdim, 2000 yılından, 2011 yılına kadar  da başkanlık yaptım. Sivil toplum örgütlerinde uzun süre çalışmak, çok insan tanıma ve çok gözlem yapabilme fırsatı yaratıyor. Bir tümceden, bir bakıştan, bir davranıştan kişilikleri yakalayabiliyorsunuz, bunların hepsi, öykülerime bir şekilde yansıyor.

 ‘Dil Derneği’nde genel yazmanlık, ‘Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği’nde, bir dönem yönetim kurulu üyeliği yaptım. Bu derneklerin hala üyesiyim. Deneyimlerimin ve gözlemlerimin, yazılarıma çok şey kazandırdığına inanıyorum.”

– Sayın Günay, Pek çok öykünüzde kadının ezilmişliğini ve maruz kaldığı haksızlıkları ele alıyorsunuz. Bu konudaki duyarlılığınızın özel bir nedeni var mı?

 “ Öykülerim icelendiğinde, daha çok kadınları konu aldığım görülür. İçinde yaşadığımız toplumda kadına bakış açısı, giderek daha sağlıksız bir hale geldi. Israrla, kadını toplumsal yaşamdan sürmeye yönelik tutumlarla karşılaşıyoruz. Tarihimizin hiçbir döneminde olmadığı kadar kadın cinayeti ve tecavüz olaylarının arttığını görüyoruz. Kızları okutmamak gibi bir eğilim, gittikçe daha çok yandaş bulmaya başlıyor. Bir kadın olarak, bunlara duyarsız kalmak mümkün değil.”

-Sayın Ülkü Yalım Günay, “Eski Bir Fotoğraftan Yola Çıkarak” adlı on altı öyküden oluşan ilk öykü kitabınız hakkında bize neler söylersiniz?

Eski bir Fotoğraftan Yola Çıkarak adlı öykü kitabımda daha çok gözlemlerimden, kendi yaşam öykümden kesitler yer alıyor. Kitapta ayrıca tecavüze uğrayan, şiddete maruz kalan kadınların öyküleri de var.

Erendiz Atasü, kitaptaki ‘Ölüme Övgü’yü; bir öykü içinde bütün bir ailenin çöküş serüvenini anlatan bir başyapıt olarak niteledi. Kitap hakkında, okurlardan da çok olumlu dönüşler aldım.

Annem çok uzun süre, Hollanda’da bir rehabilitasyon merkezinde yattı, ben de ona baktım. Bu zaman zarfında oradaki yaşlı hastaları gözlemledim ve onları yazdım. “Aşk Var mıydı?” adlı öyküde,  annemle aynı hastanede kalan, on bir çocuk doğurmuş katolik bir kadının hayatını  anlattım.

“Anneler ve Kızları” kendi yaşadıklarımı anlatan bir öykü. Teknoloji çok geliştiği için bir sürü alışkanlığı kaybettik; mektup, kartlara basılı fotoğraf  biriktirme tarihe karıştı. Sahaflarda karton kutularda, siyah beyaz aile fotoğraflarının satıldığını görüyorum. ‘Rüzgarlarla’ adlı öykümde bu durumu anlatıyorum. Anneleri ölünce, çocukları  aile fotoğraflarını çöpe atıyorlar,  onlar da rüzgardan uçuyor, fotoğrafları konuşturdum. Gençlerin itibar etmediği şeyler.

‘Parkta’ adlı öykümde, işlenmiş bir cinayet anlatılıyor.”

Sayın Günay, son çıkan öykü kitabınız “Gümüşle Yıkanmış” yirmi öyküden oluşuyor.Yine çok farklı yelpazeden öyküler olmasına karşın, neden hep öykülerinizde mutsuzluklar ağır basıyor?

“ Yaşanmışlıklar insanı oraya sürüklüyor. Yoksulluk, şiddet, yalan, sevgisizlik  sarmış her yanımızı.  Sağına soluna baktığınız, gözlemlediğiniz zaman mutlu insandan çok mutsuz insan görüyorsunuz. Özellikle kadınlar çok mutsuz.”

-‘Damdaki Papatyalar’ çocukluğunuzu, ailenizi, anneannenizi, teyzelerinizi de anlatan bir öykü, bu öyküde öyle detaylar veriyorsuz ki, çocukken de çok gözlem yaptığınızı söyleyebilir miyiz?

“ Çocuklukta yaşananlar, görülenler ömür boyu unutulmuyor. O zamanlar  da her şeyi gözlemleyen bir çocuktum, o dönemlerde  gördüklerimi tüm ayrıntılarıyla hatırlıyorum.  ‘Damdaki Papatyalar’,  çocukluğumda bende iz bırakan bir anımı anlattığım öyküdür.

‘Kiraz Zamanı Da Gel’; biri tren penceresinde, diğeri evinin önünde göz göze gelen iki kadının ilginç ve hoş iletişimini anlatır.

“Artık Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak”da;  emekli maaşına ek para kazanmak için bir yaşlıya bakmaya giden kadının, o evde karşılaştıkları yüzünden haline şükredip, işten ve ek paradan vazgeçmesi öykülenir.

“Hayalet” adlı öyküde alzheimer hastası bir kadın çok çarpıcı bir dille anlatılır.

__________________________________________________________________________

“Bir tümceden, bir bakıştan, bir davranıştan kişilikleri yakalayabiliyorsunuz, bunların hepsi öykülerime bir şekilde yansıyor.”

___________________________________________________________________________

-Sayın Ülkü Yalım Günay, günümüz tanınmış kadın yazarlarının bir çoğu yakın arkadaşınız, yazarlığınızda onların da etkisi oldu mu?

“Bazılarının yazılış serüvenine tanık olduğum yapıtlarını okurken, onlardan da çok beslendim. Yalnız yazdıklarından değil, dostluklarından da çok yararlandım. Beni yazmaya teşvik etmediler ama, Erendiz Atasü şiirlerimi hep önemsedi ve bir şiir kitabı çıkarmamı hep önerdi. Erendiz’e artık bir şiir kitabı çıkardığımı söyledim. Lütfiye Aydın, beni çok yüreklendirir. Ayla Kutlu, Erendiz Atasü ve Lütfiye Aydın çok eski arkadaşlarımdır.

İlk eşim Özcan Yalım şair olduğu için, Ece Ayhan ve Cemal Süreya’nın da aralarında olduğu birçok şair ve yazar, TRT’nin çok sesli korosunda korist olan rahmetli Azer Yaren bize çok sık gelirlerdi. Nazım Hikmet başta olmak üzere, bütün şairlerin ve yazarların  konuşulduğu edebiyat sohbetleri yapılırdı.  İlk eşim de, ben de çok okuyan insanlardık ve evimizde çok büyük bir kitaplığımız vardı. Ama o toplantılarda benim yerim hep ikincildi. Sohbetlere, konuşmalara  ikramlardan pek katılamazdım. O zamanlar da şiir ve öykü yazardım.

Öykülerimde ensesti, tecavüz gibi olayları da yansıtmaya çalışıyorum. “Güneş Sarısı Tarlalar” adlı öykümde yaşanmış gerçek bir öyküden yola çıktığım bir ensest olayını anlattım. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin çalışmaları kapsamında, Şentepe’de kadınlara okuma yazma öğretmeye gidiyorduk. Orada, davranışları, konuşmaları deli gibi olan bir kadın vardı. Kadın hakkında biraz bilgi edinince; kocasıyla, kızının ensest ilişki yaşadığını ve kadını evden attıklarını, o yüzden kadının akıl ve ruh sağlığının bozulduğunu öğrendim. Yanımız yöremiz, büyük sıkıntılar içinde yaşayan çaresiz kadınlarla dolu. Onların yaşadıklarını örtbas etmemek, sesleri olmak gerektiğine inanıyorum. Kadınlar dayanıklılar, onlara fırsat verildiği zaman, güçlerinin üstünde başarılara imza atıyorlar.”

-Sayın Ülkü Yalım Günay, siz hep çalışan, üreten bir kadın olarak bizlere neler önerirsiniz?

“Hayatta yapmak istediklerinizden asla vazgeçmeyin, hiçbir zaman geç değildir.”

                                                                                              Nurdane Özdemir Sağkan

İlginizi Çekebilir

1 Comment

  • Muharrir. net sitesine abone olmk istedim.

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir